Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




5 Aralık 2013 Perşembe

Minicik Şaşkın Bir Kedi: Çakıl :)

Kardeşim burayı pek takip etmediği hatta muhtemelen unuttuğu için hakkında atıp tutabilirim :P Kendisi tamm bir köpeksever-di ve vakti zamanında 2 köpeğiyle mutlu mesut yaşıyordu. Kediler mi??? Onlarla hiç yapamam diyordu. Gel zaman git zaman köpekler bir şekilde hayatımızdan çıktılar, paspası (adı galiba Pıtır'dı ama ben kısaca paspas diyordum) ayrı bir yazıda anlatmam lazım, hatırlarsam.
Derken hayatımıza Lokum girdi. Hatta hayatımızın tam ortasına düştü hem de 4 ayağının üstüne :) Kardeşimle süper iyi anlaştılar hatta ben de şaşırdım. Lokum nasıl bir zemin hazırlamışsa birkaç gün önce kardeşim evine annesinin sırt çevirdiği minik bir yavru getirdi, onu sahiplendi. Bir acayip oyuncu olan bu kedinin adı her ne kadar resmi kayıtlarda Çakıl olsa da ben ona "Noktacık" diyorum; o kadar minik :) Arada ondan da fotoğraf, video, yeni maceralar yazabilirim. Şimdilik tanıştırayım dedim. Karşınızda miniklik:


HERKESE MUTLU PATİLİ GÜNLER :)

Devamını oku »

4 Aralık 2013 Çarşamba

Romantik Bir Kutu :)

Romantik işleri severim. Ne de olsa balık burcuyum, hemen  duygulanırım :)
Geçen gün işyerinde yine bir şeylere/birilerine saydırıyorken ve çıkmama az kalmışken ama bana işler yığılmaya devam ediyorken, kısaca canım burnumdayken bilgisayarımdaki bir ayarı bozmayı başardım ve sinirimden halledemedim. Bir arkadaşı aradım. O da sanki benim onu aramamı istermiş gibiydi, uzattıkça uzattı; halbuki ben bir şey sorup kaçacaktım (çıkarcı ben :)
* Yazının buradan sonrası azıcık minicik dedikodu içeriyor gibi ama en zararsızından, yazının gerisini okuyup okumamak size kalmış, ben baştan uyarayım :)
Arkadaşım lafı bir müddet dolandırdıktan sonra benim eski çalıştığım ofisteki bir kızla ilgili bir şeyler sordu. Kısaca kızın nasıl biri olduğunu sordu diyebilirim. Ortak birkaç iş yapmışlar ve ondan çok etkilenmiş ama acaba nasıl biriymiş ve hatta hatta ben onu bu kızın varlığından niye haberdar etmemişim. Vay anasını dedim içimden, sen hem bilgisayarın ayarını boz hem de telefonda azar işit. Kod adı Sarı olan arkadaşıma kod adı Bitter olan kızın biriyle birlikte olmak istemediğini söyledim, bana inanmadı. "Doğru insanla tanışmamıştır" dedi. Mantıklı. Ama Bitter hayatından gayet de memnun görünüyordu. Ve bu yazının başlığına konu olan asıl bomba cümle meğerse az sonra gelecekti:
"Ben masasına bir kutu bırakayım diyorum. İçinde de 'seni daha yakından tanımak istiyorum' yazacak.Ne dersin bu fikrime?"
Öncelikle bu konuşmayı telefonda yaptığımız için şükrettim. Ya yüzyüze olsaydık... Suratımdaki anlamsız ifadeden ne anlam çıkartırdı acaba Sarı? İçimden gülmek hatta bu fikirle dalga geçmek bile geldi (kötü ben:) ama sonra fikir ne olursa olsun o fikri saygı ile karşılamak gerektiğini hatırladım.
"Çok emin değilim" dedim. "Bitterden önce o kutuyu bir dolu insan görebilir" dedim. "Dalga geçebilirler, üzülebilirsin" dedim. Hatta, "Nasılsa sende cep telefonu var, mesajla kahve içmeye davet edebilirsin" dedim. (çöpçatan ben :)
Ne dediysem ikna olmadı.
Ama en son ona şunu söyledim:
"Aslında içinden nasıl geliyorsa, ne yapmak istiyorsan onu yap" dedim.
Daha birkaç gün oldu, henüz bir kutu duymadım/görmedim kimseden.

Kaynak: burada
Sonra düşündüm. Telefonu kapattığımda sinirim tamamen geçmişti. Eve gittiğimde Lokum'u mıncıkladığımdaki halim gibi Pamuk olmuştum :)
Kutuyu düşündüm.
Kutuda bir teklif; kimine göre çok romantik, kimine göre çok masum kimine göre de çok çocukça...
Benim yüzümde hoş bir gülümseme yarattı.
Peki sen sevgili okur, sen ne dersin bu fikre?
Sana bırakılsaydı böyle bir kutu, sen ne düşünür/hissederdin?
Devamını oku »

3 Aralık 2013 Salı

Film Önerisi #2 : Gönül Avcısı/ L'arnacoeur

Kocaman bir kap mısır patlatıp film izledikten sonra onları burada paylaşmamak yazık olurdu aslında. Eskiden "film, sinemada izlenir" diye düşünürdüm. O zamanlar bir ayağım Kızılırmak sinemasındaydı, sanat filmlerini izliyordum;"light" filmlerle işim olmazdı :) Hayat işte... Şu an evde ayaklarımı uzatarak ve eskisine göre oldukça "light" filmler izlemeyi seviyorum. Nejat Hoca görse muhtemelen çok kızardı bu duruma; arkadaş sürekli de hayatı sorgulayıcı filmler izlenmiyor ki. İnsan bazen giriş, gelişme, sonuç da istiyor. Ya da sadece keyifli vakit geçirmek. Üniversite zamanında aldığım sinema derslerine ihanet ediyorum gibi gelse de bazen "Film Önerisi" grubunda oldukça "light" filmler bulacaksınız, benden söylemesi. Sonra Haneke yok muydu demeyin :)
Kaynak: burada
Geçen gün tesadüfen denk geldik bu filme. Fransız filmlerini ve Vanessa ablayı sevdiğim için ben hemen "aaa süper hemen izleyelim" dedim tabii :) Keyifli bir vakit geçirmek için ideal bir film. Öyle suratınıza tokat, hayat sorgulaması, sürpriz bir son beklemeyin.
Patlamış mısırın yanına çok yakışan bir film bence, konusu da:

"Alex ve kız kardeşi ve eşi mutsuz olan çiftlerin ilişkilerini bozan bir şirket yaratmışlardır. Zengin bir çiçekçi adam kendilerini kızının evlenmesine engel olmaları için kiralar.Sorun Alex ' in bunu sadece 10 gün içinde yapması gerekmektedir.çünkü görevi çok karmaşık çift kesinlikle birbirlerine mükemmel ve aşık gibi görünür..."

Fragmanı da:


HERKESE KEYİFLİ SEYİRLER :)

Devamını oku »

2 Aralık 2013 Pazartesi

Kış Güneşi :)

Hayat bazen tuhaf.
Olumsuz anlamda olması gerekmiyor illa ki bu tuhaflığın.
Her şeyi olduğu gibi kabul edebilmek bazen oldukça güç geliyor.
İnsanları olduğu gibi kabul ederken de bazen kendimle çelişiyorum, hissediyorum. Anlam veremediğim hareketleri sorgulamayayım aslında bana özel bir davranış değil bu diyorum ama yine de anlam veremiyorum bu "tuhaf" hareketlere.
Ya da
Bazen öyle şeyler oluyor ki hayatta hep başkalarının başına gelecek zannediyoruz, es geçiyoruz ama değil.
Ben kimi zaman arkadaşlarımın ya da sevdiklerimin üzüntülerinden uyuyamıyorum. Bana dert oluyor. "Her şeyi kafana bu kadar takma" diyorlar ama beni daha tanımıyorlar :)
Evdeki tüy yumağı kafasını bir yere çarpsa ve kızarsa onun için ne yapabiliriz durumunu bir süre yaşıyorum.
Hayatı hep endişelenerek yaşamak ve koyverip gitmemek midir bu, bilmiyorum.
Son zamanlarda aldığım keyifsiz haberlere mesela kafayı takmadan/yormadan sadece duyup geçeyim istiyorum, tammm başardım diyorum, bir bakıyorum rüyamda uğraşıyorum.
O yüzden de soğuk da olsa kısa da olsa yürüyüşler hele ki öğle arası yürüyüşleri iyi geliyor.
Kişiye en güzel yardımı da gerekiyorsa yine kendisi yapar diye düşünüyorum.
Düştüğünüzde kalkamayacağınızı hissetseniz bile önce çabalamak gerekiyor, hemen elleri uzatıp "hadi beni kaldırın" demek değil.
Yoksa bir kıymet kalmıyor düşme eyleminden öğrenilenlerin.
Yine de her şeye rağmen şükretmesini bilmek de önemli bence. Yoksa elimizdekilerle hiç yetinemeyiz, öyle değil mi?
Keyifli bir kış güneşi her zaman iyi geliyor:


Ya da ben bir fırsatını bulup deniz kenarına gitmeli, Ankara kasvetinden uzaklaşmalıyım :)

* Bir de bende olmayana değil de bende olup da başkasında olmayana üzülüyorum. Çünkü biliyorum ki o da istiyor o mutluluğu. "Biz kendi mutluluğumuza bakalım" deyip geçemiyorum, sen ne diyorsun sevgili okur, çok mu abartıyorum?

Devamını oku »

Pratik Tarifler: Pekmezli & Damla Çikolatalı Kurabiye :)

Hani bazen hamaratlığınız tutar ve mutfakta bir şeyler yapmak istersiniz ama bu yemeğin/pastanın sizin damak tadınıza uygun olmasına dikkat edersiniz.
Geçen gün canım kurabiye yapmak istedi, hazır yapmışken yiyebileceğim bir şey olsun istedim :)
Elimde internetten bulduğum ama nerden olduğunu da bilmediğim bir tarif vardı, ben de onu değiştirdim.
Sonuç bizim damak tadımıza uydu.
Siz de beğenir misiniz bilemem ama ben yine de pratik bir tarif olduğundan yazayım istedim.

Malzemeler:
2,5 su bardağı un ( bir sonraki sefere tam buğday ununu denemeye niyetliyim)
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
yarım su bardağı pekmez
3 yemek kaşığı dolu dolu tereyağı (orjinal tarifte 200 gram margarin yazıyordu)
istediğiniz kadar damla çikolata (ben 10 tatlı kaşığı koydum)

Yapılışı:
Tereyağını bir süre önce dolaptan çıkartıp dinlendirin.
tereyağı ve pekmezi mikserle ya da kaşıkla karıştırın.
yumurtayı koyup biraz daha karıştırın.
un, kabartma tozu ve damla çikolatayı da ekleyin.
son karışımı 2-3 dakika kaşıkla karıştırın.
elde ettiğiniz kıvamdan kaşık yardımıyla parçalar ayırıp yağlı tepsiye serin.

Pişme:
Önceden ısıtılmış fırında 160 derecede 15-20 dakikada pişiyor.

pişmeden önceki halleri
Ve çabucak piştiler :)
* Tarif çokça uydurma içerdiğinden size uyan kısımları kullanınız :)
** Kurabiye tariflerinin en püf noktası oda sıcaklığı kıvamındaki tereyağını bana öğreten sevgili İncirli Kurabiye Zeynep'e çokça sevgiler :)

İtiraf: Migrenden dolayı tatlı fazla yiyemiyorum ama kurabiye yapmak hatta inanmazsınız bazen mutfakta bir şeylerle oyalanmak çok keyif verici olabiliyor. Siz yemeseniz bile etrafta bu kurabiyelere yumulacak birileri illa ki vardır :)

AFİYET OLSUUUUN
Devamını oku »

1 Aralık 2013 Pazar

"Kediler Hep Dört Ayak Üstüne Mi Düşer?" Kitabı Kiminle Buluştu :)

1 Kitap 1 Mektup etkinliğinde soruları bu kez Lokum sormuş, BDK Banu cevaplamıştı.
"Kedilerle ilgili en çok merak ettiğiniz şey nedir?" nedir dedik, bir dolu soru geldi hatta Lokum sorulara cevap verirken yetişmekte zorlandı :P
Uzatmayayım, kitap Ömer Deniz'in ve sevgili Melodik Annesinin oldu.


Ömer Deniz'e kedilerin dünyasını keşfetmede mutlu okumalar, tatlı patiler dileriz :)
Devamını oku »