Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




mart ayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mart ayı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Nisan 2016 Cuma

Mart Ayı Okumalarım :)

Bu ay okuduklarımdan çok keyif aldım. Napoli Romanları Serisi ise sadece bu ay için değil uzun zaman etkisinde kalacağım kitaplar oldu. Sgardoli ile devam etme kararı aldım zaten, inşallah Nisanda da İtalya ile devam etmeyi düşünüyorum. 
Mart ayının ilk kitabı Joan Aiken'den:
Bu kitap hakkında bloga detaylı yorum yazamadığım için üzüldüm. Yazarın 1924 doğumlu olduğunu kitaptaki bazı cümlelerden anlamıştım. O kadar muzip ki, kitabı kıkırdayarak okudum. İçinde 8 tane öykü var, benim favorim: Üç Gezgin.  Yazarın diğer kitaplarını da okumayı çok isterim. Kitapçıda gezerken keşfettiğim bir kitap olduğu için de ayrıca mutluyum.

Bu kitap hakkında taslaklardaki yazımı er geç tamamlayıp yayınlarım :) Colas Gutman'ın Rose ve Çocuk kitaplarını da çok sevmiştim. Feride'nin kızı Saliha'nın eğlenerek okuduğunu duyunca hemen aldım, Salihayla zevklerimiz pek uyuşuyor :) Kısacık bir öğle arasını neşelendirecek keyifli bir kitap.
Burada yazmıştım, yazdıktan sonra da Sgardoli'nin tüm kitaplarını aldım. Ancak ne yazık ki henüz okumadım, sebebi de az sonra aşağıda :) Güncelleme: Mart ayına son dakikada bir Sgardoli daha ekledim :)
Çukurlar kitabını da er ya da geç bloga yazacağım için çok detaylandırmıyorum ama sonu haricinde beni genel olarak tatmin etti kitap. Sacher'ı Yamuk Okul hikayesi ile tanımıştım(sadece ilk kitap var elimde ne yazık ki, baskısı yok) Çukurları ise Goodreadste devamlı görüyordum. İletişim Yayınları beni yine şaşırtmadı. Hemen ardından filmini de izledim, Banu'nun dediği gibi film gerçekten güzel bir uyarlama olmuş.



Vay be! demek istiyorum. Elena Ferrante hayatımın 2016 Mart ayında rüzgar gibi geldi geçti. Ard arda okudum hepsini. İlk kitaptan sonra 2. kitabı (normalde yemem) tırnaklarımı yiyerek bekledim, o arada da Çukurlar'ı okudum. Detaylı yorumumu ayrıca yazacağım ama Nurşen Abla "çok satanları/ gündemdeki kitapları okumam ama Napoli Romanları'nı okuyun" demeseydi, ben bu seriyi uzun süre okumazdım. Kitap beni sahiden çok etkiledi, buraya da yazdım.
Sgardoli'nin okuduğum ikinci kitabı oldu. Tek günde bitirmiş olmamın da etkisiyle hikayenin bayağı içinde yaşadım. Pek güzel bir gençlik romanı olmuş. Devamını yorum olarak yazayım. Sgardoli kalp ben bundan sonra :)
Bu ay başlayıp da bitiremediğim (tüm suç Ferrante'de) kitaplar da şöyle:

Rodari'yi seviyorum ama bu kitap biraz yanlış zamanda elime geçti, 65 sayfa ancak okudum, umarım devamını da okurum :)
Baskısı olmayan bu kitabı canım Serra bana bulup göndermiş, büyük bir heyecanla başladım ancak aklım Napoli'de olunca onu araya sıkıştırmak istemedim. Okuduğum kadarıyla çok sevdim.
Devamını oku »

2 Mart 2015 Pazartesi

Hoşgeldin Mart :)

Mart geldiğine göre "bahar" da kapıda diyebiliriz sanki.
Bu sene kardan dolayı kışı hissederek yaşadık ve bazı günler evden dışarı çıkamadık. Sanırım bunun acısını çıkarma zamanı geldi. Bahar ayları bence en güzel mevsimler, ne yaz gibi çok sıcak ne de kış gibi dondurucu soğuk. Her ikisinde de sokakta yaşayan canlıları düşününce biraz içim burkuluyor.
Oysa bahar öyle mi :)
Havaların daha geç kararması, güneşin gülen yüzünü-yakan değil- göstermesi, ağaçların çiçeklenmesi, etrafın yeşillenmesi, kuş cıvıltıları... Tam bir romantizm oldu sanki.
Kendi adıma en çok Elifle rahatlıkla dışarı çıkabileceğimize seviniyorum. Hedefim daha uzun soluklu yürüyüşler ve keşifler. Elif -ne zaman olur tabii bilmiyorum ama- inş. yürümeye başladığında daha da şenleneceğimize eminim(her açıdan :)
Çok mühim olmayan bir diğer gelişme ise benim bu sene -her yazıya yazdım sanırım görgüsüz gibi- 30 yaşına girecek olmam. Ya da 30 bitiyor mu? Bilmiyorum, o işleri hep karıştırıyorum. Sadece bana sorulduğunda "yaşınız?" diye, kooocaman gülerek "30" diyeceğim onu biliyorum. Yaşasın!
Hala çok üzerime alınmasam da Elif'in 1. yaşına da 1 ay kaldı diyebiliriz. Kendi içimdeki gelgitleri çok uzun yazmayayım ama daha önceki düşüncelerim hala geçerli; tema yok parti yok hediye yok zoraki gülümsemeler hiç yok, samimi ve az bir ekiple (anne-baba-bebek :) ev yapımı "şekilsiz" pasta ile mum üflemece ve dilek tutmaca var. (Bunu yazınca aklıma "3 Kedi 1 Dilek" kitabı geldi :) Sanırım bu hali daha çok içime sinecek. Bende gel-git yapan konu ise Elif ileride "neeaaay bana parti vermediniz mi?" diye bir şey soracak olursa kendimi nasıl hissedeceğim. Onu da yaşayıp görelim o vakit. Her şeyi "o nasıl düşünür" diye yapacak olursak bence evin yolunu bulamayız, salıncaklarda sallanır dururuz :)
Benim için genelde "yenilenme" olur bahar aylarında, yeni kararlar alırım, içim ferahlar, sanırım daha iyi hissederim. Elifle beraber resim yapmaya, birlikte çimlere uzanıp kitap okumaya da başladık mı değmeyin keyfimize :)
Yapmak isteyip de yapamadığım işlere odaklanmak istiyorum bir de. Kendime not olsun bu da.
Dışarıda çocukların neşeli sesleri geldiğine göre bahar sahiden gelmiş.
Hem bu bahar hem anneyim hem teyze; daha ne olsun, çok şükür :)

* Sıradaki annelik sohbetleri çok şahane bu arada :)
** Bir de 14 Mart'a kadar "Ben Alice olsam" cümlesini tamamlamak da isteyebilirsiniz. Ben isterdim yani :)
Devamını oku »

14 Mart 2013 Perşembe

Sevgili Mart; Sana Söyleyeceklerim Daha Bitmedi :)

Geçen yazımın üzerinden bir hayli zaman geçti ; hatta o kadar ki aklımdan geçenleri yazdım diye düşündüğümden olsa gerek, sanki hep buralardaymışım gibi hissettim :)
Mörfi Amca, bu 2 hafta en çok seni andım herhalde biliyor musun :)
1 Marttaki süper enerjik :) yazımın üzerine o akşam hasta oldum, hatta eve giderken boğazım ağrımaya başlayınca gülümsedim çokça.. nitekim o pek kıymetli hafta sonu boyunca yattım.. sonraki hafta rapor almak zorunda kaldım, evet o çok sevdiğim iş yerinden uzaklaşmak ne kadar dokundu bilemezsin, bunu bilen patronlar "sen özlemişsindir" diye işleri eve gönderdi, evden iş yaptım, daha süper oldu :)
adaçayına yapılan ballı, limonlu karışımları hatta bitki çaylarıyla yapılabilen bir dolu karışımı yeniden keşfettim, güzel oldu..
daha önce bahsettim mi hatırlamıyorum ama midemdeki bir süredir devam eden kıvılcımlar meksika dalgasına dönüşeli beridir endoskopi korkulu rüyam olmuştu, geçen günlerde "bir bayılıp bir ayılarak" onu da yaptırmış oldum, şikayeti olan herkese şiddetle tavsiye ederim, korkulacak bir şey yok-muş..
Neticesi daha süper oldu; ben kesin asitlerle ilgili bir şey diyordum (uzmanım ya) eşim de yok seninki tamamen psikolojik diyordu hatta iddiaya bile girdik, nesine hatırlamıyorum, kesin halley'inedir :) sonuç; mide kapağım gevşekmiş-gevşemiş.. "O ne ki?" dedim ben tabii.. Hani reflü, gastrit, ülser duymuştuk da gevşeklik neydi? Doktorumuz biraz "doktor"du hani kimse kızmasın da kendi diliyle anlattı, benim anladığım da şu oldu; "Az yemek ye.."
Zaten almış başını giden kilolara süper çözüm, terbiye midemden geldi..
"Ben önceden nasıl yiyormuşum ki" dedim hatta.. Porsiyonları küçültünce aradaki farkı anladım :)
Akşam 7'den sonra yemek yeme.. Hmmmmmm... İyi de ben zaten akşam 6 da eve geliyorum, eşim hazırlamamışsa yemeği ya da evde yemek yoksa yemek zaten 7de hazır oluyor :) -Hala bu konuda evdeki kediyi eğitmemiş olmama hayıflanıyorum :) - Neyse çok katı kurallar olmasa da kendime daha bir çeki düzen vermek için kolları sıvadım, işleri rayına oturtmaya başladım diyebilirim..
Bak unutmadan 4 yasaklı var; alkol, sigara,kahve, çay.. Aralarında "kahve" zaten en çok dikkatimi çeken oldu. Kahve mi??? Hani kahveyi su gibi içmiyorum tamam ama "Bir Türk kahvem geldi" de derim yani :)
Onu da yavaş yavaş oturtacağımı düşünüyorum..
Ama bak sigaraya bir şey diyemem..
Onu bırakamam dedim doktora..
Bırakacaksın dedi..
Yok dedim, yanlış anladınız, ben bıraksam, o beni bırakmaz..
Ben içici değilim..
Ben sadece pasif içiciyim..
Bahsetmiştim sanırım işyerimde içiliyor pofur pofur..
Ona bulduğum çözümleri de bir sonraki yazıma saklıyorum, baya eğlenceliler çünkü -bence- :)
Kaynak: http://www.fit4females.com/blog/2013/03/06/march-break-kids-camp-hamilton-stoney-creek/
Sevgili Mart;
İşte sana söyleceklerim daha bitmedi..
Birkaç güne kadar doğum günüm var..
Belki asıl söyleyeceklerimi ona saklıyorumdur..(ya da sadece gizem yaratmak için mi kurdum bu cümleyi?) :)

Yazımı bitirmeden;
Midesiyle ilgili sıkıntısı olanlara tavsiyem;
Ege'nin kalbinden toplanmış bulursanız ne ala, bulamazsanız da kekik çayı süper geliyor o asitlere :)

Ya sizin Mart ayınız nasıl geçiyor, malum uzun bir ay bu :)
Herkese kocaman güzel günler dilerim :)

Birkaç güne kadar- bu da göreceli olur aslında- beni çokça etkileyen bir kitapla geri döneceğim.. O zamana kadar çokça kitaplı, bol ayıraçlı günler dilerim :)
Devamını oku »

1 Mart 2013 Cuma

Mart Geldi Holey Holeeey :)

Kedi miyim neyim, mart'ın geldiğine niye bu kadar seviniyorum?
Bu sene tam olarak kendini göstermese de kış, "mart kapıdan baktırıp kazma kürek yaktır"sa da kimi zaman :) Mart demek benim için ilk bahar demek.. Bu ay doğum günüm de olmuş olması pek fena olmadı tabii :)
Ertesi gün de eşimin doğum günü,ona da holey holey :)
Cemrelerin tamamı düşmüş diyemeyeceğim, kaç tane varlar bilmiyorum ama sanki radyoda son cemre toprağa 5 martta düşecek falan diye duydum..
bir de bu ay saatleri de değiştiriyoruz ya, ileri mi geri mi bak onu da hatırlayamadım ama o da bu ay değişiyor yani iş yerinden çıkınca hava kararmış olmayacak, yuppiisisii :)
Mart gelince bahar gelmiş gibi hissediyorum sanırım..
Sadece ben böyle düşünmüyorum herhalde, toprak, ağaçlar, çiçekler de öyle düşünüyor olacak ki bahar gelmiş gibi davranıyorlar :) doğum günümde kar yağdığına da şahit oldum ama orası ayrı :)

Japonya'daki kiraz çiçeklerine de buradan selam, sevgi,öpücük :)

Kaynak: http://blog.tatil.com/sakura-buyusu/

HERKESE MUTLU GÜNLER, BOL GÜNEŞLER, KİTAP OKUMALI HAFTA SONLARI :)
Devamını oku »