Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu




kedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2014 Pazartesi

Çakıl'dan Son Haberler :)

Daha önce, hayatımıza giren bir diğer minik kedi Çakıl'dan bahsetmiştim.
Şimdilerde o noktacık kedi gitti yerine bir hayli yaramaz ve oyuncu bir şaşkın geldi.
Yaklaşık 3,5 aydır bizimle yani kardeşimle;ona gittiğimizde Çakıl'ı da görüyoruz.
Ben hala ismine alışamadım.
Daha çok "Küçük Emrah", "Baykuş suratlı" gibi ifadelerle çağırıyorum :)


Bir ara veterinerde kaldı, döndüğünde resmen depresyondaydı. Öööylece oturuyor hatta uyuyordu. Neyseki şimdi eski halinden de daha yaramaz bir kediye dönüşmüş.
Bana sorarsanız ben Lokum'un uyuz hallerinden daha memnunum ama her kediseverin de tarzı farklı oluyor.
Çakıl yerinde duramayan, yolda yürüyen birine patisiyle çelme atan bir kedi :)
Hatta dün gördüğüm videoda çamaşır makinesindeki dönen çamaşırlara sataşıyordu...
İyi ki girmiş hayatımıza, minicik bir noktacıktan masaya patisini koyan bir hale büründü..
Bir de biraz obur halleri var; mutfağa kim gitse yanında gidip "bana da veeer" diye ağlıyor.
Miyavlamıyor yani onu henüz yapamıyor ve çıkardığı ses bir kapı gıcırtısından farksız ama çok da sevimli :)

Lokumla henüz tanışmadılar...
Ne dersiniz nasıl anlaşırlar acaba???
Devamını oku »

22 Şubat 2014 Cumartesi

Son Zamanlarda Lokum :)

Daha önce Lokum'dan bir dolu bahsetmiş ve cidden bu kediler pek akıllı diyerek onları ne kadar kıskandığımı söylemiştim.
Lokum son zamanlarda değişik huylar geliştirdi. "Unuttu herhalde" dediğimiz günlerde bile bizi şaşırttı ve kendince oluşturduğu rutinini uyguladı.
-Dolabın üstüne çıkma:
Anladık ki Lokum'un gözü artık yükseklerde :) Günde 1 defa uygun gördüğü dolabın üstüne çıkıp orada bir güzel uyuyor. Bazen de aşağıyı izleyip bize nanik yapıyor :)

- Banyo kapısında bekleme:
Lokum kendince farklı su kaynakları bulmaya çalışıyor. Evde kendi kabında her gün yenilenen taze su ilgisini çekmiyor demek ki! Dışarıdan eve geldiğimizde bizi kapıda karşılayan kedinin ikinci durağı banyo kapısı oluyor. Sonraki durak da duş teknesinin önü... İçeride fazla su olmadığını sezmişse bizim el,yüz, ayak yıkamamızı bekleyip orada fazladan su olmasına dikkat ediyor.Böyle bir manyak böyle bir deli :))

- Banyoda kapalı kalma:
Sen misin banyoda bizi bekleyen..Geçen gün banyonun kaloriferinde yatmış,uzanmış Lokum. Biz de bunu fark etmeyip çamaşır makinesini çalıştırmış ve sesi gelmesin diye kapıyı kapatmıştık. İçeride başka işlerle meşgulken -çooook sonra- kapıyı açmaya çalışma patileri duyduk. Kendin niye açmaya çalışıyorsun bari iki miyavla değil mi? Yok illa her şeyi kendi başına yapacak. Tabii biz bunu fark edene kadar makinenin sonuna gelmişti. Lokum kapalı banyoda çamaşır makinesinin sesiyle yaklaşık 20-25 dakika başbaşa kaldıktan sonra bayağı bir sarsılmıştı. Kara Balık'a bir sarıldı ki onu oradan bir müddet ayıramadık. Kalbinin küt küt sesini ben bile uzaktan duydum. Korkusu geçince de başladı kızmaya:"beni niye orada bıraktınız mır mır mır...hiç mi sesimi duymadınız..mrr mır mıırrr..nerede olduğumu merak etmediniz mi..hırr mırr mıııırrr" şeklinde bir şeylerdi :) Güldüğüme bakmayın cidden üzüldüm. Bu an'ı da unutmamıza imkan yok;zira Lokum çıkma çalışmaları sırasında kapı arkasındaki bornozuma sağlam pati izleri bırakmış bile :)

- Denizi biz de özledik ama resmin önüne geçip poz yapmıyoruz değil mi :)



- Göbeğime mırıldanma:
Bebiş olayı ve Lokumu ayrıca yazmaya niyetim var ama unutmadan "Lokum Halleri"ne de ekleyeyim. Başka hayvanları bilmiyorum ama (köpekleri de test ettik,onlar da öyle) kediler 1 canlıyı kesiiinkez hissediyor. Başlarda aniden karnıma atlamayı kesmesi bile beni bu duruma ikna etmişti. (yoksa Lokum paldır küldür kafama bile olsa atlar) Sonrasında da göbeğime yatıp tatlı tatlı mırlayışını hiç unutamam :)

Şimdilik Lokum köşesinde olanlar bunlar. O bizi nasıl görüyor acaba merak ediyoruz.
Yalnız ikimiz de Lokum'un bir gün bizimle ciddi ciddi konuşacağını düşünüyoruz (anlamlı dinleyişlerinden) :))

HERKESE TATLI PATİLİ, MUSMUTLU, KEYİFLİ HAFTA SONLARI :)
Devamını oku »

5 Kasım 2013 Salı

Lokum'un Arkadaşı Şirin :)

Evde kedi ile birlikte yaşamanın bir dolu güzel tarafı var. Aklıma gelen tek kötü şey bir yere gittiğinizde bu sevimli arkadaşınızı nereye bırakacağınızı bilememeniz oluyor.Bunun kötü olması,onun sorumluluğunun da elbette sizde olması.Öylece evde bırakıp gidemiyorsunuz. Neyse ki biz ev hayatını seven bir çiftiz ama arada şehir dışı ziyaretlerimiz de oluyor. Bir seferinde Lokum'u evde tek başına bırakmıştık,gün aşırı eve arkadaşlarımız, kuzen, kardeş kim müsaitse geldi baktı sevdi ama gittiler neticede :( Ve eve geldiğimizde Lokum'u çok perişan bulmuştuk. Kediler yalnızlığı sever ama bir yere kadar. Tüylerini temizlememiş tam tersine sinirinden kabartmıştı. O durumu 15-20 gün sürdü. Ne kadar üzüldüğümüzü anlatamam. İnsanın içi sızlıyor. Başka bir şehir dışı ziyaretinde bir dolu kedinin kendilerine ait kutulu odacıklarının olduğu bir yere bıraktık. Arada dışarı çıkartacaklarını söylemişlerdi ama geldiğimizde bizim kuzu inanılmaz içine kapanmıştı, mutsuzdu. Bu duruma yine çok üzüldük. Ben her seferinde bırakırken 3 posta ağlıyorsam aldığımızda 5 posta ağladım.
Ta ki...
Lokum için en uygun tatil yerini bulana kadar. Bu sefer süre de kısaydı,1 hafta. Meğer aradığımız yer kendi veterineriymiş, burnumuzun dibi yani :) Ben bu ayrılığı kaldıramayacağım diye gitmedim, evden ağlamaya devam ettim.. Arada arıyorduk "iyi mi" diye,veteriner de arkadaşıyla gayet iyi anlaştığını söyleyince de elbette "ya dönünce evi beğenmezse" telaşına kapıldım ben.(Yok, insana yaranmak mümkün değil :)
Veterinerin kendi kedisi olan Şirin ile ilk karşılaşmaları şöyle olmuş:


1 haftanın sonunda Lokum'u gayet keyifli, mutlu bulduk. Resmen tatil yapmış, gezmiş, dolaşmış, yeni insanlarla tanışmış. Arkadaşıyla çabuk kaynaşmışlar ve veteriner ikisini genelde başbaşa bırakmış. Bizimkinin çok geveze olduğunu söylediğinde de şaşırmıştık ama eve geldiğinde anlattıklarına inanamadık. Yok yani Lokum bildiğin konuşmaya başlamış :) Acaba biz onunla çok konuştuğumuz için mi garibim "bari ben susayım" demiş, bilmiyorum. Şimdi maşallah susturabilene aşk olsun. Rahatsızlık vermiyor bu durum hatta öyle mır mır'ları var ki arada küfür mü ediyor onu bile çözdük :)
Sağolasın Şirin kardeş diyecektik ki; dün akşam hayırdır rüyamda Şirin'i gördüm. Bizim eve geliyormuş, artık bizim evde kalacakmış... Bu fikre aslında soğuk değiliz ama eve şimdilik 1 geveze kedi yeter mi ne :P


* Lokum'un "Kedimiyo" arkadaşı ile ilgili pek güzel haberler için de az kaldı,sürprizi kaçırmayın :)
Devamını oku »

2 Kasım 2013 Cumartesi

Lokum Halleri :)

Aklıma geldikçe yazayım, unutmayayım istiyorum bu Lokum hallerini. İlerde ona anı olsun, okudukça gülsün diye değil de keyif aldığımız, mutlu olduğumuz an'ları hep hatırlayalım diye..
* Evde tek başına karanlıkta kalmışsa : Biz eve geldiğimizde -zaten illa ki kapıda karşılar bizi- ışığı açtığımız anda gözler mahmur ve anında söylenmeye başlar, biz onu şöyle tercüme ediyoruz: "Nerde kaldınız, hani çok geç kalmayacaktınız, ışığı niye açık bırakmadınız, karanlıkta kaldım ben, mır mır mır, bak size çok kızdım haberiniz olsun, ne bakıyorsun öyle alsana beni kucağına, (kucağa alınınca) tamam şimdi barıştık,öpeyim biraz sizi ama bir daha yapmayın, mır mır mır :)
* Çaktırmadan mobilya/koltuk tırlamamışsa: Anında "Lokum!" diye kızılacağını bilir ve tavşan misali koşarak kaçar ve bir süre saklanır(süre kısadır genelde) sonra saklandığı yerden çıkar ama yanına gelmek için uzaktan masum bakışlar fırlatır " ne yaptım ki ben" bakışları, yavaş yavaş yine gelir yanına "yok yok bir daha yapmayacağım" demeye çalıştığını düşünmek isteriz ve usulca oturur yanımıza.


* Evde balık/tavuk/et pişiyorsa:  Kokuyu alır almaz koşarak gelir, bu onun "benim payımı unutmayın haa" bakışıdır :) Yemeğe oturduğumuzda önceleri kapıdan kendini hatırlatıyordu, şimdilerde masaya kadar yaklaşıp  mırrr mırrr diyerek payını istiyor. Neyse ki biz de ona eziyet etmeyip önce ona minik payını veriyoruz. Yediği gibi kendini temizlemeye uzak bir köşeye gidiyor. Bazen "teşekkür" bakışı da olsa fena olmazdı diyoruz ama...
* Saklandıysa: Kendi istemediği müddetçe onu bulmak neredeyse imkansız. Hani küçücük evde minicik bir kedi en fazla nereye saklanabilir ki diyorsun, ama o an yanılıyorsun çünkü aklına bile gelmeyecek yerler keşfediyor :)
* Kucak kuşu Lokum: Kucakta gezmeyi çok sevdiği gibi yattığında senin üzerine uzanmayı da pek seviyor..Onun hırlamaları da eğlenceli oluyor aslında.
* Tuvaleti temizlenmemiş/yemeği konmamışsa: Sanırım her kedi gibi oldukça asabi oluyor,haksız da sayılmaz heralde.. Yoksa biz evde niye varız değil mi :)
* Kitap, dergi, gazete okuduğumuzda: İlla ki kitabın köşelerinde bıyıklar kaşınır ve belli bir müddet okuma süreci baltalanır :)

Kısaca, evde kedili olma hallerini ve Lokum'u pek seviyoruz.
Sizin kediniz neler yapıyor? Nelere kızıp nelerle mutlu oluyor :)

HERKESE MUTLU HAFTA SONLARI :)
Devamını oku »

1 Kasım 2013 Cuma

Takvim, Planlar, Notlar...Hiç Bitmez :)

Zaman gerçekten tuhaf bir kavram. Yaşarken  farkında olmuyoruz ama geçtikten sonra kocaman anılar biriktiriyoruz. Plansız yaşamayı çok sevmesem de "planlılık"tan bıkmış ve  bir süre plan yapmamaya ve yazmamaya karar vermiştim. Fark ettim ki yazmasam da aklımdan bir dolu şey geçiyor ve ben onları henüz sıcacıkken değil de tazecik vakitleri geçmişken hatırlıyorum ve bunun için de hayıflanıyorum. Kendime bir ceza mıydı acaba bilmiyorum yazmamak. Zaten unutkan olan bünyeye bu baskıya gerek var mıydı, ondan da emin değilim. Gerçi o ara istediğim takvimi de bulamamak bana iyi bahane olmuştu. Yanımdaki not defterleri (ki hepsinin farklı işlevleri var, belki bir ara anlatırım) karmakarışık olmuş, notlar, ünlemlerle dolmuştu. Sonuç: Ben yine bir şeyleri ya unutuyor ya da kaçırıyordum. Hakkımı yemeyeyim, hatırladıklarıma da ben üşeniyordum :) Duyan da diyecek ki ne meşgulsün hayırdır, ülkeyi mi kurtarıyorsun :) Ülkeyi olmasa da dağınık zihnimi toparlamaya çalışıyorum diyelim.. Herkesin zihni kendine elbette ama benimki sağolsun daha çok tek taraflı çalıştığından heralde (sözel lob) bazen aşırı yükleme yapıyor ve sanırım orada bir yerler yanmaya başlıyor. Yoksa niye hep migrende aynı taraf ağrısın değil mi? (Çok bilimsel oldu yahu :)
Nereden geldim bu konuya onu bile unuttum :)
Sanırım asıl anlatmak istediğim takvim, planlar ve notlardı... Eskiden çok uçuk, zorlayıcı ve kesin planlar yazardım deftere ve onların üzerini çizebilmek için uğraşır, baktım bitiremeyeceğim boşverir, sonra da vicdan azabı çekerdim. Sanki orada yazanları başkası yazıyormuş gibi de yazılanlara sinir olurdum. Birçok şeyden soğuduğum böyle kısır döngü zamanlar geçti. Sonra ben bir şey keşfettim: Kendime daha insaflı davranabilir(d)im! Evet sanırım bunu yapabilirim, dedim ve zamanla bu yolda emin adımlar attım. Hatta önce takvim/plan defterimi atmış bile olabilirim :) İşte o ara kafam karıştı tabii, ne yapacaktım ben diye bakacağım defterim yoktu. Ben de an'ı yaşayayım bari dedim,fena fikir değil-di. Ta ki ben an'ı yaşarken yapmak istediklerim, beni mutlu eden şeylerden de uzaklaştığımı fark edene kadar. Yani benim için an'ı yaşamak da bir yere kadar-dı.
Silkelenme zamanı mı geldi yoksa sonbahar beynimdeki açılmadık kapılara mı yaslandı bilmiyorum, henüz. Ama kendim için minik bir iyilik yapıp pek tatlı bir takvim aldım geçenlerde. Şimdilik plan yazmıyorum içine, notlar alıyorum, randevularımı hatırlatıyorum (amanıın ne meşgulüm ben :)
Sizin takvimle, planlarla, notlarla aranız nasıl? Bir ben miyim deli :)


HERKESE MUTLU KASIM'LAR OLSUN :)
Devamını oku »